İslam en erken zamanlarında oluşan Emevi devleti;Arap olmayanların
isteselerde müslüman olamayacaklarını söylüyorlardı.Arap olmayan biri
müslüman olmak istese bile sadece mevali olabilir diyorlardı.Çünkü Kuran
ben sadece Arap kavmi için düzenlendim diyordu.Arap olmayanlar için
düzenlenmedim diyordu.Mevali demek dost demektir,sempatiyle bakan
demektir.Onun için biz müslüman olduk diyen Arap dışı kavimler emeviler
tarafından sadece İslama sempatiyle bakanlar,İslama dost olanlar
şeklinde görülüyorlardı.Ama müslüman olarak görülmüyorlardı.
Kuran'ın yeni yazıya geçirildiği dönemlerde o zamanın Arapçasına çok
iyi hakim olan Emeviler bunu neye dayanarak söylüyorlardı?Kurandan bu
sonucu nasıl çıkarmışlardı?Aslında Emevilerin gayet haklı olduğunu,bu
konuda Kuranı gayet iyi anladıklarını bu gün bile görmek mümkündür.
Hatta emeviler kimse İslamdan başka din aramasın ayetininde Araplara
söylenmiş Arapça bir söz olduğunu,Arapların Arap İslamından başka bir
din aramamaları gerektiğini söylediğini,bu ayetin Arap olmayanlara
seslenmediğini de söylemişlerdir.
Kim İslâm’dan(teslim olmaktan) başka bir
din ararsa,bilsin ki o din ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana
uğrayanlardan olacaktır.(ALİ İMRAN 85-KURAN)
Emevilere göre Allaha teslim olma(islam) işini her kavim kendi dilinde
inen mesajla yapmalıdır.Kendi dilinde inen mesaja uygun bir şekilde
yapmalıdır.
Arap olmayan birileri Arap İslamının dışında bir dine teslim olursa bu
kendisinden kabul edilir.Arap olmayan biri örneğin Yahudiliği veya
Sabiiliği seçerse bu kendisinden kabul edilir.Yetrki ahiret yoktur
demesin ve başkalarına iyilik yapsın.
İman edenler ile yahudiler, sabiiler ve
hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler
üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.(MAİDE
69-KURAN)
Şüphesizki hem iman edenlerden;hemde
yahudilerden, hıristiyanlardan ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe
inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır.
Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü
çekmeyeceklerdir.(BAKARA 62-KURAN)
Şimdi Kuran'ın Emevilere hak verip vermediğini görelim.Kuran kendisinin
bütün kavimler için geldiğinimi söylüyor?Yoksa kendisinin sadece Arap
kavmi için geldiğinimi söylüyor?
O kendini bütün kavimlere gelmiş bir kitap olarak tanımlamaz.Ben sadece Araplar için düzenlendim der.
O açıkça SADECE ARAPLARA GELDİĞİM İÇİN ARAPÇAYIM demektedir.
Kuran kendini bütün kavimlere ve bütün dillere gelmiş bir kitap
olarakmı sunuyor?Yoksa sadece Arap Kavmine gelmiş bir kitap olarakmı
sunuyor?Altın soru budur ve bu soru eşliğinde Kuran incelenmelidir.
Her kavme başka değil,sadece o kavmin
kendi diliyle sesleniriz.O kavmin kendi içinden bir peygamber yollayarak
bunu yaparız.Böylelikle onlara anlatabilir(İBRAHİM 4 KURAN)
O zaman Türk kavminede sadece Türkçe konuşan bir peygamberle,Türkçe
inen bir mesajla seslenmesi şarttır.Böyle bir Tanrı Türk Kavmine de
Türkçe inmeyen bir kitapla,Türk olmayan bir peygamberle seslenmek
istemeyecektir. Bu ayet aşağıdaki gibi de tercüme edilebilir.Her iki
tercümede aynı kapıya çıkar.
Biz bütün peygamberleri başka değil;sadece kendi kavminin diliyle kendi
kavmine yollarız.Böylece onlara anlatabilsin.(İBRAHİM 4 KURAN)
Görüldüğü gibi gönderilen peygamber ile gönderildiği kavmin dili,yani
sorumlu tutulacak kavmin dili aynı olmalı,farklı olmamalı diyor İbrahim 4
nolu ayet. Yani hiç bir peygamber kendi dilini anlamayan yabancı
kavimlere yollanmıyor.Hepsi kendi dilini anlayan kendi kavmine
yollanıyor sadece.Böylece her kavim kendi dilini konuşan kendi içinden
bir peygamberden mesaj dinliyor.Yabancı dilde bir mesajdan sorumlu
tutulmamış oluyor. Yani her kavmin kendi dilini konuşan kendi içinden
olan bir uyarıcı peygamberi olmalıdır bu ayete göre.Ve peygamberde kendi
dilini anlamayan kavimler için değil,kendi dilini anlayan kendi kavmi
için yollanmış oluyor. Peki Muhammed ve Kuran mesajı bu konuda
istisnamıdır?Elbetteki hayır.Ayetler Kuran mesajınında bir kavim için
olduğunu,bütün kavimler için olmadığını söylüyor.
Bu Kuran’ın ayetleri Arapça açıklandı,bir kavmin bilecek olması için (FUSSİLET 3 KURAN)
Görüldüğü gibi ayet Kuran bütün kavimler içindir demiyor.Bütün diller
içindir demiyor. Bir kavmin dili göz önünde bulunduruluyor,bir kavmin
bilmesi göz önünde tutuluyor.Bütün kavimlerin bilmesi yada bütün
kavimlerin dilleri göz önünde tutulmuyor. O kendisinin düzenleniş amacı
hakkında sadece Arap diline ve Arap Kavmine yönelik ifadeler kullanır.
Bu ayetteki TEK KAVİM İÇİN(Lİ KAVMİN-لِّقَوْمٍ) sözü tercümelerde
görmezden gelinir. Ve ayetteki YA’LEMU(يَعْلَمُونَ) kelimesi BİLEN
DURUMUNA GELME anlamındadır ve ayette tek kavim kelimesiyle bağlantılı
kullanılmıştır. Fussilet 3 nolu ayet Meryem 97 nolu ayetle birlikte
okunursa durum daha iyi anlaşılır: (Meryem suresi 97 nolu ayet Kuran
bütün kavimleri uyarman içindir dememiş.Tek kavmi uyarman içindir
demiş.)
Biz o Kur’ân’ı senin lisanınla kolaylaştırdık ki, onunla inatçı bir kavmi müjdeleyesin ve uyarasın.(MERYEM 97 KURAN)
Bu Kuran’ın ayetleri Arapça açıklandı,bir kavmin bilecek olması için (FUSSİLET 3 KURAN)
Arapça olmasaydı o tek kavim bilemeyecekti.Bilir olma durumuna gelemeyecekti.
SİZİN anlayabilmeniz için Kuranı Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Siz derken Arapça konuşan Arap kavmini kastetttiği çok açıktır.Bu
ayetin Siz Japonların anlayabilmesi için Kuranı Arapça indirdik anlamına
gelmediği açıktır.Kuran açıkça kendini Araplarla sınırlıyor.Sadece
Arapların anlamasını göz önünde bulunduruyor.
Senden mucize istiyorlar.Sen sadece
uyarıcı bir peygambersin.Bütün kavimlerin her birinin kendi uyarıcı
peygamberi(hidayetçisi) vardır(RAD 7 KURAN)
Ve her kavmin uyarıcı peygamberi de o kavmin kendi dilinde olmalıdır Kurana göre:
Biz bütün peygamberleri başka değil;sadece
kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollarız.Böylece onlara
anlatabilsin.(İBRAHİM 4 KURAN)
Her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle seslenen o kavmin
kendi içinden bir peygamber yollarız.Böylelikle onlara
anlatabilir(İBRAHİM 4 KURAN)
Peki bu neden böyledir?Neden bir kavmin sorumlu tutulacağı mesaj o
kavmin kendi dilinde inmiş olmalıdır?Çünkü her kavmin yabancı dilde inen
mesaja itiraz hakkı vardır Kurana göre.Mesaj yabancı dilde inmişse
bunun sakıncalı ve istenmeyen bir durum yaratacağını söyleyen bizzat
Kuran’ın kendisidir.
Eğer onu Arapça bir Kuran
kılmasaydık,neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan bir kitap
yollanırmı hiç derlerdi(FUSSİLET 44 KURAN)
O zaman Türklerinde neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe olmayan
kitap yollanırmı hiç? deme hakları vardır. Hatta Araplar bizden
öncekilere inen kitaplar bize yabancıydı,okunuşları dilimize yabancıydı
demesinler diye Kuran’ın indirildiğini söyleyen ayetler vardır.
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okunmasına yabancıydık” demeyesiniz diye.(ENAM 156-kuran)”
Arap Kavmi bize kendi dilimizde kitap inmedi,okunmasına yabancı
olmadığımız kitap inmedi demesinler diye Kuranın indirildiği böylece
belirtiliyor ayetlerde.Peki o zaman Türklerin de neden bize kendi
dilimizde kitap inmedi,okunmasına yabancı olmadığımız kitap inmedi deme
hakları vardır.
O senin için ve kavmin için bir zikirdir.Sen ve Kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız(ZUHRUF 44 KURAN) Yine bütün kavimler ondan sorumludur dememiş.Bütün kavimler ondan sorumludur demeyi unutmuş olmalı.
Kuranı pürüzsüz bir Arapçanın dışında indirmedik ki,korunabilsinler(ZUMER 28 KURAN)
O halde Türklerin korunabilmesi için de pürüzsüz Türkçe bir kitap
inmelidir. Kuran tek kavim demekle yetinmez.O tek kavmin özelliklerinide
sayar. MUHAMMED’DEN ÖNCE ATALARI HİÇ UYARILMAMIŞ OLAN BİR KAVİMDİR:
Seni ataları uyarılmamış olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır
o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek
kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
Ve biz onlara senden önce bir uyarıcı/peygamber yollamadık,kitaplarda vermedik(SEBE 44 KURAN)
ARAPÇA OLANI ANLAYABİLEN,ARAPÇA OLMAYANA İTİRAZ EDEN BİR KAVİM:
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Şimdi bu ayeti Japonlara uygulayın;ey japonlar,Kuranı anlayabilesiniz diye Arapça indirdik.
Eğer onu Arapça kılmasaydık,neden
dilimizde inmedi derlerdi.Arap olana Arapça olmayan kitap yollanırmı hiç
derlerdi(FUSSİLET 44 KURAN)
Peki ya Türkler deseki neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe inmeyen
kitap olumu hiç deseler?Ayet Türklere bu itiraz hakkını tanıyor. Asla
doğru çeviremiyecekleri bir özel ayet var.Nahl suresi 64.ayeti.
Kuranın bütün amacının tek kavmin sorunlarını çözmekten ibaret olduğunu
söylüyor bu ayet.O sebeple Nahl 64.ayetini asla doğru
çevirmeyeceklerdir.Ayetteki bütün kelemeleri aşağıda veriyorum. وَمَا
أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي
اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den
başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa
düşmüş/düştükleri, fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve
rahmeten=ve rahmet,li kavmin=tek kavim için,yu’minûne=iman
etmeleri/müminlik Kitabı sana başka şey
için değil,sadece kendi arasında ihtilaf yaşayan tek kavim için(li
kavmin) uyarı,hidayet ve rahmet olarak indirdik.İman etsinler(NAHL 64
KURAN) Kuranın iniş amacının tek kavmin sorunlarını çözmekle
sınırlı olduğunu açıkça söylediği için,bu ayeti asla doğru
çevirmeyeceklerdir.
####################################
İSLAM-ESLİM-TESLİM
Ve Kuran'ın anlayışına göre İslam yani teslim olmak Arap dilinde
düzenlenen bir mesajla sınırlı değildir.Her kavim kendi dilinde inen bir
mesajla yaratıcıya teslim olma(islam-eslam-islam) işini yerine
getirmelidir.
Örneğin İbrahim kendi dilinde inen bir mesajla İslam(eslim-teslim) olma
işini yerine getirmiştir.İbrahim döneminde Arapça yoktu,Arap kavmide
yoktu.Ama buna rağmen İbrahim kendi dilinde düzenlenen kendi kavminin
diliyle düzenlelenen bir mesajla İslam(eslim-teslim) işini
gerçekleştiriyordu.Arapça olmayan bir dildeki mesajla müslüman(teslim)
oluyordu.
Rabbi ona(İbrahim'e) İslam ol(teslim ol) dediğinde;alemlerin rabbine teslim(islam) oldum demişti(Bakara 131-KURAN)
İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi;
fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de
değildi. (ali imran 67-KURAN)
Demekki Arapça olmadan da İbrahim kendi kavminin diliyle gelen bir
mesaja uyarak müslüman olabiliyordu.Her kavmin kendi dilinde inen bir
mesajla müslümanlık(teslimiyet) göstermesi gerekiyor.Kurana göre
müslümanlık bir kavmin kendi dilinde gelen mesaja teslim olması yada
reddetmesi durumudur.
İbrahim'in kavmi de, Lut'un kavmi de yalanladılar.(Hac 43-KURAN)
İbrahim'i de gönderdik. O kavmine şöyle
demişti: Allah'a kulluk edin. O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş
olsanız bu sizin için daha hayırlıdır. (Ankebut 16-KURAN)
Hatta İsa ve Havariileri de Arapça olmayan bir mesajla müslüman(teslim olma) işini gerçekleştirmişlerdi:
Hani havarilere, "Bana ve peygamberime
iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a
teslim olmuş kimseler (müslimune-مُسْلِمُونَ) olduğumuza sen de şahit
ol" demişlerdi.(Maide 111-KURAN)
Ve İsrail kavmide kendi dillerinde inen mesajla bu İslam(teslim) olma işini yapmalıdırlar:
Musa dediki;ey kavmim eğer siz gerçekten
Allaha iman ettiyseniz ona teslim olan
müslümanlar(muslimîne-مُّسْلِمِينَ) olunuz(Yunus 84-KURAN)
Hatta Arapça Kurana değil kendi dillerindeki Tevrat'a göre
teslim(islam) olmalılar.Muhammed'in değil Tevrat'ın hükümlerine
uymalılar.
”İçinde Allah ın HÜKMÜ BULUNAN TEVRAT ELLERİNDE varken,gelip senden hüküm vermeni istemesinler=MAİDE SURESİ:43.AYET-KURAN”
Tevrat ı ve İncil i hakkıyla UYGULASINLAR=MAİDE SURESİ:68.AYET-KURAN”
Aynı şey İncil içinde geçerli;
İncil sahipleride Allah'ın İncilde
indirdiği hükümlerle hükmetsinler.Kim Allah'ın hükümleriyle hükmetmezse
yoldan çıkar(Maide 47-KURAN)