13 Mart 2016 Pazar

müslüman değilsiniz,mevalisiniz

İslam en erken zamanlarında oluşan Emevi devleti;Arap olmayanların isteselerde müslüman olamayacaklarını söylüyorlardı.Arap olmayan biri müslüman olmak istese bile sadece mevali olabilir diyorlardı.Çünkü Kuran ben sadece Arap kavmi için düzenlendim diyordu.Arap olmayanlar için düzenlenmedim diyordu.Mevali demek dost demektir,sempatiyle bakan demektir.Onun için biz müslüman olduk diyen Arap dışı kavimler emeviler tarafından sadece İslama sempatiyle bakanlar,İslama dost olanlar şeklinde görülüyorlardı.Ama müslüman olarak görülmüyorlardı.

Kuran'ın yeni yazıya geçirildiği dönemlerde o zamanın Arapçasına çok iyi hakim olan Emeviler bunu neye dayanarak söylüyorlardı?Kurandan bu sonucu nasıl çıkarmışlardı?Aslında Emevilerin gayet haklı olduğunu,bu konuda Kuranı gayet iyi anladıklarını bu gün bile görmek mümkündür.

Hatta emeviler kimse İslamdan başka din aramasın ayetininde Araplara söylenmiş Arapça bir söz olduğunu,Arapların Arap İslamından başka bir din aramamaları gerektiğini söylediğini,bu ayetin Arap olmayanlara seslenmediğini de söylemişlerdir.

Kim İslâm’dan(teslim olmaktan) başka bir din ararsa,bilsin ki o din ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.(ALİ İMRAN 85-KURAN)

Emevilere göre Allaha teslim olma(islam) işini her kavim kendi dilinde inen mesajla yapmalıdır.Kendi dilinde inen mesaja uygun bir şekilde yapmalıdır.

Arap olmayan birileri Arap İslamının dışında bir dine teslim olursa bu kendisinden kabul edilir.Arap olmayan biri örneğin Yahudiliği veya Sabiiliği seçerse bu kendisinden kabul edilir.Yetrki ahiret yoktur demesin ve başkalarına iyilik yapsın.

İman edenler ile yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.(MAİDE 69-KURAN)

Şüphesizki hem iman edenlerden;hemde yahudilerden, hıristiyanlardan ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.(BAKARA 62-KURAN)

Şimdi Kuran'ın Emevilere hak verip vermediğini görelim.Kuran kendisinin bütün kavimler için geldiğinimi söylüyor?Yoksa kendisinin sadece Arap kavmi için geldiğinimi söylüyor?



O kendini bütün kavimlere gelmiş bir kitap olarak tanımlamaz.Ben sadece Araplar için düzenlendim der.

O açıkça SADECE ARAPLARA GELDİĞİM İÇİN ARAPÇAYIM demektedir.
Kuran kendini bütün kavimlere ve bütün dillere gelmiş bir kitap olarakmı sunuyor?Yoksa sadece Arap Kavmine gelmiş bir kitap olarakmı sunuyor?Altın soru budur ve bu soru eşliğinde Kuran incelenmelidir.
Her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle sesleniriz.O kavmin kendi içinden bir peygamber yollayarak bunu yaparız.Böylelikle onlara anlatabilir(İBRAHİM 4 KURAN)
O zaman Türk kavminede sadece Türkçe konuşan bir peygamberle,Türkçe inen bir mesajla seslenmesi şarttır.Böyle bir Tanrı Türk Kavmine de Türkçe inmeyen bir kitapla,Türk olmayan bir peygamberle seslenmek istemeyecektir. Bu ayet aşağıdaki gibi de tercüme edilebilir.Her iki tercümede aynı kapıya çıkar.
Biz bütün peygamberleri başka değil;sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollarız.Böylece onlara anlatabilsin.(İBRAHİM 4 KURAN)
Görüldüğü gibi gönderilen peygamber ile gönderildiği kavmin dili,yani sorumlu tutulacak kavmin dili aynı olmalı,farklı olmamalı diyor İbrahim 4 nolu ayet. Yani hiç bir peygamber kendi dilini anlamayan yabancı kavimlere yollanmıyor.Hepsi kendi dilini anlayan kendi kavmine yollanıyor sadece.Böylece her kavim kendi dilini konuşan kendi içinden bir peygamberden mesaj dinliyor.Yabancı dilde bir mesajdan sorumlu tutulmamış oluyor. Yani her kavmin kendi dilini konuşan kendi içinden olan bir uyarıcı peygamberi olmalıdır bu ayete göre.Ve peygamberde kendi dilini anlamayan kavimler için değil,kendi dilini anlayan kendi kavmi için yollanmış oluyor. Peki Muhammed ve Kuran mesajı bu konuda istisnamıdır?Elbetteki hayır.Ayetler Kuran mesajınında bir kavim için olduğunu,bütün kavimler için olmadığını söylüyor.
Bu Kuran’ın ayetleri Arapça açıklandı,bir kavmin bilecek olması için (FUSSİLET 3 KURAN)
Görüldüğü gibi ayet Kuran bütün kavimler içindir demiyor.Bütün diller içindir demiyor. Bir kavmin dili göz önünde bulunduruluyor,bir kavmin bilmesi göz önünde tutuluyor.Bütün kavimlerin bilmesi yada bütün kavimlerin dilleri göz önünde tutulmuyor. O kendisinin düzenleniş amacı hakkında sadece Arap diline ve Arap Kavmine yönelik ifadeler kullanır. Bu ayetteki TEK KAVİM İÇİN(Lİ KAVMİN-لِّقَوْمٍ) sözü tercümelerde görmezden gelinir. Ve ayetteki YA’LEMU(يَعْلَمُونَ) kelimesi BİLEN DURUMUNA GELME anlamındadır ve ayette tek kavim kelimesiyle bağlantılı kullanılmıştır. Fussilet 3 nolu ayet Meryem 97 nolu ayetle birlikte okunursa durum daha iyi anlaşılır: (Meryem suresi 97 nolu ayet Kuran bütün kavimleri uyarman içindir dememiş.Tek kavmi uyarman içindir demiş.)
Biz o Kur’ân’ı senin lisanınla kolaylaştırdık ki, onunla inatçı bir kavmi müjdeleyesin ve uyarasın.(MERYEM 97 KURAN)
Bu Kuran’ın ayetleri Arapça açıklandı,bir kavmin bilecek olması için (FUSSİLET 3 KURAN)
Arapça olmasaydı o tek kavim bilemeyecekti.Bilir olma durumuna gelemeyecekti.
SİZİN anlayabilmeniz için Kuranı Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Siz derken Arapça konuşan Arap kavmini kastetttiği çok açıktır.Bu ayetin Siz Japonların anlayabilmesi için Kuranı Arapça indirdik anlamına gelmediği açıktır.Kuran açıkça kendini Araplarla sınırlıyor.Sadece Arapların anlamasını göz önünde bulunduruyor.
Senden mucize istiyorlar.Sen sadece uyarıcı bir peygambersin.Bütün kavimlerin her birinin kendi uyarıcı peygamberi(hidayetçisi) vardır(RAD 7 KURAN)
Ve her kavmin uyarıcı peygamberi de o kavmin kendi dilinde olmalıdır Kurana göre:
Biz bütün peygamberleri başka değil;sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollarız.Böylece onlara anlatabilsin.(İBRAHİM 4 KURAN)
Her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle seslenen o kavmin kendi içinden bir peygamber yollarız.Böylelikle onlara anlatabilir(İBRAHİM 4 KURAN)

Peki bu neden böyledir?Neden bir kavmin sorumlu tutulacağı mesaj o kavmin kendi dilinde inmiş olmalıdır?Çünkü her kavmin yabancı dilde inen mesaja itiraz hakkı vardır Kurana göre.Mesaj yabancı dilde inmişse bunun sakıncalı ve istenmeyen bir durum yaratacağını söyleyen bizzat Kuran’ın kendisidir.
Eğer onu Arapça bir Kuran kılmasaydık,neden dilimizde inmedi,Arap olana Arapça olmayan bir kitap yollanırmı hiç derlerdi(FUSSİLET 44 KURAN)
O zaman Türklerinde neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe olmayan kitap yollanırmı hiç? deme hakları vardır. Hatta Araplar bizden öncekilere inen kitaplar bize yabancıydı,okunuşları dilimize yabancıydı demesinler diye Kuran’ın indirildiğini söyleyen ayetler vardır.
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okunmasına yabancıydık” demeyesiniz diye.(ENAM 156-kuran)”
Arap Kavmi bize kendi dilimizde kitap inmedi,okunmasına yabancı olmadığımız kitap inmedi demesinler diye Kuranın indirildiği böylece belirtiliyor ayetlerde.Peki o zaman Türklerin de neden bize kendi dilimizde kitap inmedi,okunmasına yabancı olmadığımız kitap inmedi deme hakları vardır.
O senin için ve kavmin için bir zikirdir.Sen ve Kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız(ZUHRUF 44 KURAN) Yine bütün kavimler ondan sorumludur dememiş.Bütün kavimler ondan sorumludur demeyi unutmuş olmalı.

Kuranı pürüzsüz bir Arapçanın dışında indirmedik ki,korunabilsinler(ZUMER 28 KURAN)
O halde Türklerin korunabilmesi için de pürüzsüz Türkçe bir kitap inmelidir. Kuran tek kavim demekle yetinmez.O tek kavmin özelliklerinide sayar. MUHAMMED’DEN ÖNCE ATALARI HİÇ UYARILMAMIŞ OLAN BİR KAVİMDİR:
Seni ataları uyarılmamış olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
Ve biz onlara senden önce bir uyarıcı/peygamber yollamadık,kitaplarda vermedik(SEBE 44 KURAN)

ARAPÇA OLANI ANLAYABİLEN,ARAPÇA OLMAYANA İTİRAZ EDEN BİR KAVİM:
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Şimdi bu ayeti Japonlara uygulayın;ey japonlar,Kuranı anlayabilesiniz diye Arapça indirdik.
Eğer onu Arapça kılmasaydık,neden dilimizde inmedi derlerdi.Arap olana Arapça olmayan kitap yollanırmı hiç derlerdi(FUSSİLET 44 KURAN)
Peki ya Türkler deseki neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe inmeyen kitap olumu hiç deseler?Ayet Türklere bu itiraz hakkını tanıyor. Asla doğru çeviremiyecekleri bir özel ayet var.Nahl suresi 64.ayeti.
Kuranın bütün amacının tek kavmin sorunlarını çözmekten ibaret olduğunu söylüyor bu ayet.O sebeple Nahl 64.ayetini asla doğru çevirmeyeceklerdir.Ayetteki bütün kelemeleri aşağıda veriyorum. وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa düşmüş/düştükleri, fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve rahmeten=ve rahmet,li kavmin=tek kavim için,yu’minûne=iman etmeleri/müminlik Kitabı sana başka şey için değil,sadece kendi arasında ihtilaf yaşayan tek kavim için(li kavmin) uyarı,hidayet ve rahmet olarak indirdik.İman etsinler(NAHL 64 KURAN) Kuranın iniş amacının tek kavmin sorunlarını çözmekle sınırlı olduğunu açıkça söylediği için,bu ayeti asla doğru çevirmeyeceklerdir.

####################################

İSLAM-ESLİM-TESLİM

Ve Kuran'ın anlayışına göre İslam yani teslim olmak Arap dilinde düzenlenen bir mesajla sınırlı değildir.Her kavim kendi dilinde inen bir mesajla yaratıcıya teslim olma(islam-eslam-islam) işini yerine getirmelidir.

Örneğin İbrahim kendi dilinde inen bir mesajla İslam(eslim-teslim) olma işini yerine getirmiştir.İbrahim döneminde Arapça yoktu,Arap kavmide yoktu.Ama buna rağmen İbrahim kendi dilinde düzenlenen kendi kavminin diliyle düzenlelenen bir mesajla İslam(eslim-teslim) işini gerçekleştiriyordu.Arapça olmayan bir dildeki mesajla müslüman(teslim) oluyordu.

Rabbi ona(İbrahim'e) İslam ol(teslim ol) dediğinde;alemlerin rabbine teslim(islam) oldum demişti(Bakara 131-KURAN)

İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi. (ali imran 67-KURAN)

Demekki Arapça olmadan da İbrahim kendi kavminin diliyle gelen bir mesaja uyarak müslüman olabiliyordu.Her kavmin kendi dilinde inen bir mesajla müslümanlık(teslimiyet) göstermesi gerekiyor.Kurana göre müslümanlık bir kavmin kendi dilinde gelen mesaja teslim olması yada reddetmesi durumudur.

İbrahim'in kavmi de, Lut'un kavmi de yalanladılar.(Hac 43-KURAN)

İbrahim'i de gönderdik. O kavmine şöyle demişti: Allah'a kulluk edin. O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır. (Ankebut 16-KURAN)

Hatta İsa ve Havariileri de Arapça olmayan bir mesajla müslüman(teslim olma) işini gerçekleştirmişlerdi:

Hani havarilere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslimune-مُسْلِمُونَ) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.(Maide 111-KURAN)

Ve İsrail kavmide kendi dillerinde inen mesajla bu İslam(teslim) olma işini yapmalıdırlar:

Musa dediki;ey kavmim eğer siz gerçekten Allaha iman ettiyseniz ona teslim olan müslümanlar(muslimîne-مُّسْلِمِينَ) olunuz(Yunus 84-KURAN)

Hatta Arapça Kurana değil kendi dillerindeki Tevrat'a göre teslim(islam) olmalılar.Muhammed'in değil Tevrat'ın hükümlerine uymalılar.

”İçinde Allah ın HÜKMÜ BULUNAN TEVRAT ELLERİNDE varken,gelip senden hüküm vermeni istemesinler=MAİDE SURESİ:43.AYET-KURAN”

Tevrat ı ve İncil i hakkıyla UYGULASINLAR=MAİDE SURESİ:68.AYET-KURAN”

Aynı şey İncil içinde geçerli;

İncil sahipleride Allah'ın İncilde indirdiği hükümlerle hükmetsinler.Kim Allah'ın hükümleriyle hükmetmezse yoldan çıkar(Maide 47-KURAN)