2 Nisan 2016 Cumartesi

Düşünen insanların aklı Tanrı'nın elidir

Bir Tanrı var olsa bile;insanlara emirler yağdırıp tehditler savuracak kadar kibirli bir Tanrı olduğunu hiç zannetmiyorum.Bir zamanlar böyle bir sözü hep duyardım.Durum biraz bu sözdeki gibi galiba.
Dinlerin Tanrısı öfkeli,tehditkar,insanı aşırı derecede ciddiye alayan,aşırı otorite düşkünü bir ortaçağ hükümdarını andırıyor.
Dinlerin baskıcı ve öfkeli Tanrısı gerçektende hükmetmeye aşırı düşkün bir ortaçağ kralını andırıyor.Aşırı derecede kendi otoritesine düşkün ve tehditler savurup duruyor.Tehditlerini pekiştirmek için durmadan yeminler edip duruyor.Hatta öfkesi o kadar fazlaki;insanlara kızıp tufan gönderiyor,hiç bir suçu olmayan hayvanlarıda katlediyor.Daha sonra hayvanların suçsuz olduğunu anlıyor ve pişman oluyor,öfke kontrolü yapamadığı için.
https://www.youtube.com/watch?v=MUp6ez2r-xA
Dinlerin Tanrısının bu gibi kişilik sorunlarının olması ve dini metinlerdeki çelişkiler ister istemez deizmin Tanrısını daha mantıklı hale getiriyor.Çünkü deizmin Tanrısı daha az tanımlanmıştır ve daha tavizkardır.Daha doğrusu dinlerin Tanrısının sorunlu olması deizmin Tanrısını ön plana çıkarmaktadır.
Dinlerin Tanrısını elediğimizde geriye din göndermeyen bir Tanrı kalıyor.Bu keşfedilmemiş ve çok az tanımlanmış bir Tanrıdır.Yani deizmin Tanrısıdır.Daha az tanımlandığı için;dinlerin Tanrısına göre daha az insansı.Ve dinlerin Tanrısına göre daha mantıklı bir görünüm içinde.Ama tam bir muamma.Çünkü din göndermeyen bir Tanrı henüz keşfedilmemiş olduğu gibi;bundan sonra keşfedilmeside oldukça zor ve zahmetli olacaktır.
Dinler doğru değilse ama yinede bir Tanrı varsa;o zaman bu Tanrı kimdir yada nedir?Amaçsızmıdır?Evreni var ederken hiç bir beklentisi ve hiç bir amacı yokmuydu?Hiç bir amacı yoksa o zaman bu evreni var etme zahmetine niye katlandı?İlgilenmeyeceği ve umursamayacağı bir evreni var etme zahmetine niye girdi?(Yani eğer Tanrı varsa şunu iddia edebiriz:evrensiz bir ortam istemedi,evrenin var olduğu bir ortam istedi.Aklın olmadığı bir ortam değil,aklın var olduğu bir ortam istedi.Evrenle de akılla da bir şeyler yapmak istiyor olmalı.Hiç işine yaramayan,hiç kullanmayacağı bir ürünü var etme zahmetine girmez.)
Yani demek istiyoruzki;Tanrı gerçekten varsa,olay ister istemez şu noktaya gelip dayanacaktır:Evrene müdahale ediyormu?Evrene müdahale etmiyormu?
Ya da evrene bize çaktırmadan müdahale ediyor olamazmı?Bizden daha zekiyse ve evrene müdahalesini bizden gizlemek istiyorsa;bunu kolayca başarabilir.Yada evrene müdahale etmesini bizden saklamak gibi bir kastı yoktur;ama biz henüz o müdahaleleri anlayacak teknik gelişime ulaşamadık.Teknik ve bilinç gelişince müdahalelerini anlamaya başlayacağız.Yada evrene henüz müdahale etmedi ama ilerde müdahale edecektir.Yani eğer Tanrı söz konusuysa her şey ihtimal dahilindedir.
Şu yaklaşımda bile bulunulabilir:düşünen insanların aklı Tanrının elidir.Onların aklını yönlendirerek müdahale ediyor dünyanın gidişatına.Örneğin Darwin'in aklını yönlendirerek evrimi keşfetmesine sebep oluyor.Ve ondan sonra bilimde insanlıkta asla eskisi gibi olamıyor.Bilim artık evrim diye bir şey yokmuş gibi davranamıyor.İnsanlık yeni ve aydınlatıcı bilimsel bir yenilik sürecine girmiş oluyor.Yani bu bile iddaa edilebilir.Eğer Tanrıysanız Darwin'e çaktırmadan Darwin'in aklını yönlendirmeniz bile mümkün olabilecektir.Önüne ipuçları sererek onu yönlendirmeniz,dikkatini yönlendirmeniz pekala mümkündür.Einstein'in aklını,Newton'un aklını yönlendirerek gidişatı etkiliyor iddiasında bulunmakta mümkündür.
O bilimsel bilgiyi kullanarak evreni var etmiştir.Kendi hünerinin ortaya çıkmasını istiyorsa bilimsel bilginin açığa çıkmasını ve keşfedilmesini isteyecektir.O sebeple aklın bilimsel bilgiyi keşfetmesini isteyeceğini,bunun için düşünen insanların aklını yönlendireceğini,arayış içindeki aklın önünü açacağını var saymak akla yatkındır.
Newton'un aklını kullanarak evreni var ederken kullandığı gücün(kütle çekimi) ortaya çıkıp bilinmesini sağlıyor olabilir.Uzayın ve zamanın doğasını doğru şekilde anlayalım diye Einstein'in aklını yönlendirmiş olabilir.Kendisinin büyük patlama yöntemini kullanarak evreni var ettiğini anlamamız için Edwin Hubble'nin aklını yönlendirmiş olabilir.Böylece kendisinin neyi nasıl yaptığını anlamamızı sağlamış oluyor.Böylece yanlış bilginin doğru bilgiyle yer değiştirmesini sağlamış oluyor.Buradan şu sonuç çıkıyorki;Tanrı dogmanın Tanrısı değil aydınlanmanın Tanrısıdır.Sanayii devriminde,aydınlanma çağının ortaya çıkmasında,bilimsel keşiflerin dünyayı değiştirmesinde onun etkisi,yönlendirmesi ve ilhamı var gibi görünüyor.
Ve bazen arayış içinde olan aklı dolaylı olarak yönlendirmekle yetinmeyip;cevabı direk yolladığı da oluyor gibi.Örneğin August Kekula aradığı cevabı kendi gayretiyle bulamadığı noktada cevap ona rüya yoluyla gelmiştir.
https://en.wikipedia.org/wiki/August_Kekul%C3%A9#The_ouroboros_dream
http://www.gazetea24.com/makale/friedrich-august-kekul_1109.html
Belkide arayan kişi kendisi bulmuyor cevabı.Arayıp bulamadığı noktada arayışının ödülü olarak cevap kendisine sunuluyor.Bu bile olabilirlik içeriyor.Dediğim gibi eğer Tanrı söz konusuysa her şey ihtimal dahilindedir.O kendisine inanıp inanmamamızla değilde aklımızın arayış içinde olup olmamasıyla ilgileniyor gibidir.Yani arayışta olan bir ateistin aklını bile ilgi çekici bulup yönlendiriyor olabilir.Aradığı şeyi ona sunuyor olabilir.Bir akıl büyük bir şeyi samimiyetle aradığı zaman,sanki Tanrı'dan onu dilemiş gibi oluyordur belkide.Ve Tanrı bunun karşısında harekete geçiyordur,sanki o kişi kendisinden bir şey dilemiş gibi hareket ediyordur.Aradığı şeyi arayan kişiye sunuyordur.Aradığı şeyi arayan kişiye sunarken;bunu arayan kişiye çaktırmadan yapıyor olabilir.Böyle kurnazca hareket ediyor da olabilir.
Tanrı kurnazdır.Ama kötü niyetli değildir-Albert Einstein