14 Nisan 2016 Perşembe

Bilen Kavim Saçmalığı-Tercüme Hilesi

Muhammed'in sadece tek dile ve tek kavme geldiği yazılıdır Kuran da.O sadece Arap kavmi için gelmiştir yazıyor Kuranda.Bunu anladıkları için ve bunu örtbas etmek için bilerek tercüme hilesi yapıyorlar.Kendi kitaplarının anlamını bilerek tahrif ediyorlar.Ama bunun sonucunda çok komik ve çok tutarsız bir duruma düşüyorlar.
Fusiilet Suresinin 3. ayetini bilen kavim diye çeviriyorlar.Yada bilen topluluk diye çeviriyorlar.Çünkü ayette Lİ KAVMİN(لِّقَوْمٍ) kelimesi geçer.Buda tek kavim içindir anlamına gelir.Üstelik bu tek kavim içindir sözü Arapçadır sözüyle birleştirilmiştir.BU KURAN TEK KAVİM İÇİN ARAPÇADIR,BİLSİNLER DİYE(FUSSİLET 3-KURAN)
Ayette Kuran bütün diller içindir dememiş,bütün kavimler içindir dememiş.Bir kavim için Arapçadır demiş.Yani Arap kavmi için Arapçadır dediğini,etnik gönderme yapan bir ayet olduğunu iyi anlamışlar.Ve burada TEK KAVİM İÇİNDİR(لِّقَوْمٍ) sözünü örtbas etmek için Arap olmayan tercümanlar yeni bir kelime uydurmuşlardır:BİLEN KAVİM.
Ve ayeti şöyle çevirmişler:BU KURAN BİLEN BİR KAVİM İÇİNDİR.Ya da BİLEN BİR TOPLULUK İÇİNDİR.
1- Hiç bir Arap bunu bu şekilde okumaz ve bu şekilde anlamaz.
Araplarda ve Arapçada bilen kavim diye bir kavram yok.Arap kavmi var,İsrail kavmi var.Nuh kavmi var,Ad kavmi var.
(Ayette geçen Bilmek kelimesi kavmin sıfatı değildir,bilmek eylemdir,fiildir.Kavmin ilerde yapacağı bir eylemdir.Gelecek zamanda yapacakları bir eylemi ifade eder.Öğrenme eğleminin,bilme eyleminin gerçekleştirileceği bir süreçtir.Bilen kavim diye bir kavim türü yoktur.)
2-Fussilet 3 bilen bir kavim değil bilmeyen bir kavimden bahsediyor.Bilen kavmi değil bilmeyen kavmi bilgilendirmekten söz ediyor.Hatta bilgiden uzak ümmi-bedevi bir kavim olduklarından bahsediyor Kuran.(Kuran ortaya çıktığında Arap alfabesi bile yoktu.Nebati harfleri kullanılıyordu.Yada İbrani harfleri.Tarihsel olarakta cahil bir kavim oldukları,bilgisiz oldukları açıktır.)
Kavim zaten bilen bir kavimse,zaten bilgiliyse;o zaman neyini bilgilendireceksiniz?
''Bilgisiz kavimleri bilgilendirmek için kitaplar ve peygamberler yollanır''(İbni Abbas)
3-Diğer ayetler Fusilet suresindeki Kavmin bilgili değil bilgisiz kavim olduğu şeklindedir.Hatta diğer ayetler bu kavmin gaflet içinde bir kavim olduğunu söylüyorlar.Bu hilekar tercümanlar diğer ayetleri çevirirlerken;bu kavmin aslında bilen kavim değil bilgisiz bir kavim olduğu şeklinde çeviriyorlar.Çelişkiye düşmüş oluyorlar.Ümmilerden ve bedevilerden oluşan bilgisiz cahil bir kavim diyorlar.Ama Fussilet 3.ayeti çevirirken aynı kavim için bilen kavim diyorlar.Bilen kavimmi yoksa bilgisiz ümmi bir kavimmi karar veremiyorlar.
 Örneğin Meryem Suresi 97.ayeti çevirirlerken o kavmin bilge değil,bilgili değil;inatçı ve laf anlamaz bir kavim olduğunu söylüyorlar.
Kuranı senin lisanınla kolaylaştırdıkki onunla bir kavmi uyarabilesin.O kavim çok inatçı bir kavimdir(Meryem 97-Kuran)
Fussilet 3.ayette bilen kavim dedikleri bu kavme,daha sonraki ayetlerin çevirisinde bedevi kavim diyorlar.Bilgisiz ve ümmi kavim diyorlar.
Allah o ümmilere kendi içlerinden ümmi bir peygamber yolladı...(Cuma 2-Kuran)
Yani bilen değiller ümmi(bilgisiz,eğitimsiz) bir kavimler.Ve bir kısmıda hepten bedevi olan bir kavimdir bu kavim.
Ve bedevî Araplar’dan onlara izin verilmesi için özür beyan edenler ve Allah’a ve O’nun Resûl’üne yalan söyleyerek oturup, (geri) kalan kimseler geldiler....(Tevbe 90-Kuran)
Ve bedevî Araplar’dan Allah’a ve ahiret gününe (Allah’a ölmeden evvel ulaşma gününe) inananlar vardır...(Tevbe 99-Kuran)
Görüldüğü gibi BEDEVİ VE ÜMMİ BİR KAVİM.Bunun neresi bilen kavim? :roll:
Ve sonraki ayetlerde bilen kavim değil,cahil bilgisiz kavim olduğunu tercümanlarımız itiraf ediveriyorlar.
Seni ataları uyarılmamış olan,bu sebeple gaflet(cehalet) içinde olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
Ve biz onlara senden önce bir uyarıcı/peygamber yollamadık,ders alabilecekleri kitaplarda vermedik(SEBE 44 KURAN)
"Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye;(enam 156-157)
Ve henüz ortada bilgili/bilen bir kavim olmadığına göre,bedevi ve ümmi olduklarına göre,bilme durumuna gelecekte ulaşacakları için, ayet aşağıdaki gibi tercüme edilmelidir:
Bu Kuran Arapça klındı,bir kavmin bilecek olması için(Fussilet 3-Kuran)
Ve burada önemli olan bir kavim içindir demesidir.Bütün kavimler içindir demiyor.
(Tabii Türkçe tercümelerde Lİ KAVMİN sözü yani bir kavim içindir sözü özenle saklanmaktadır.Oysa her Arap o ayetleri TEK KAVİM İÇİNDİR şeklinde okur ve ayetlerdeki Lİ KAVMİN sözünü açıkça görür.Hatta eski Araplar ve günümüzdeki bazı Araplar onlara AYETÜL KAVM derler.Yani kavim ayetleri.)
Kuran bir kavim içindir deyip bırakmıyor.O bir kavmin özelliklerinide sayıyor.İşte o tek kavim;
1-Arapça indirilmeseydi neden dilimizde indirilmedi diyecek olan bir kavim:
Eğer onu Arapça bir Kuran yapmasaydık neden dilimizde inmedi derlerdi.Arap olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç derlerdi(Fussilet 44-Kuran)
Peki ya Türkler deseki neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe inmeyen kitap olumu hiç deseler?Ayet Türklere bu itiraz hakkını tanıyor.
2-Muhammed'den önce ataları uyarılmamış bir kavim;
Seni ataları uyarılmamış olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
(Ahhh,bütün kavileri uyarman için demeyi unutmuş olmalı) :lol:
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
3-Arapça olanı anlayan Arapça olmayanı anlamayan bir kavim:
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Şimdi bu ayeti Japonlara uygulayın;ey japonlar,Kuranı anlayabilesiniz diye Arapça indirdik.Görüldüğü gibi Araplardan başkasının anlayıp anlamaması hiç umursanmıyor.Kuranın Arap olmayanlara değilde Araplara indiği çok açıktır.
Korunsunlar diye pürüzsüz Arapçadır,başka değil(ZUMER 28 KURAN)
O halde Türklerin korunması içinde pürüssüz Türkçe bir kitap inmelidir.Japonların korunması içinde pürüssüz Japonca bir kitap inmelidir.
Tek kavim dedikten sonra;o tek kavmin Arapça konuşan Arap Kavmi olduğunu,öteki kavimler olmadığını ayetler böyle apaçık ortaya koyuyorlar.
Zaten Kuran derki:her kavim sadece kendi dilini konuşan bir peygamberle sınanmalıdır,her kavim sadece kendi dilinde inen mesajdan sorumlu tutulmalıdır.Hiç bir kavme kendi dilinde olmayan bir peygamber yollanmamalıdır Kuran'a göre.Peygamber ve sorumlu tutulacak kavim farklı dilden olmamalı,aynı dilden olmalıdır.Peygamber kavim dışı olmamalı,o kavimden olmalı.
Her kavme başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle sesleniriz.O kavimden olan bir peygamberle sesleniriz.Böylece onlara anlatabilir(İbrahim 4-Kuran)
Böyle bir Tanrı Japonlarada Japon kavminin kendi diliyle selenmek isteyecektir.Japonlara Japon bir peygamberle seslenmek isteyecektir.Bu ayet çift anlamlıdır;onun için aşağıdaki gibi çevirmekte mümkündür.
Biz peygamberleri başka değil;sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollarız.Böylece onlara anlatabilsin(İbrahim 4-Kuran)
Bu ayetten her peygamberin sadece kendi dilini anlayan kendi kavmi için peygamber olabildiğini,dilini anlamayan yabancı kavimler için peygamber olamayacağını açıkça anlıyoruz?