Muhammed'in sadece tek dile ve tek kavme geldiği yazılıdır Kuran da.O
sadece Arap kavmi için gelmiştir yazıyor Kuranda.Bunu anladıkları için
ve bunu örtbas etmek için bilerek tercüme hilesi yapıyorlar.Kendi
kitaplarının anlamını bilerek tahrif ediyorlar.Ama bunun sonucunda çok
komik ve çok tutarsız bir duruma düşüyorlar.
Fusiilet Suresinin 3.
ayetini bilen kavim diye çeviriyorlar.Yada bilen topluluk diye
çeviriyorlar.Çünkü ayette Lİ KAVMİN(لِّقَوْمٍ) kelimesi geçer.Buda tek
kavim içindir anlamına gelir.Üstelik bu tek kavim içindir sözü Arapçadır
sözüyle birleştirilmiştir.BU KURAN TEK KAVİM İÇİN ARAPÇADIR,BİLSİNLER DİYE(FUSSİLET 3-KURAN)
Ayette Kuran bütün diller içindir dememiş,bütün kavimler içindir
dememiş.Bir kavim için Arapçadır demiş.Yani Arap kavmi için Arapçadır
dediğini,etnik gönderme yapan bir ayet olduğunu iyi anlamışlar.Ve burada
TEK KAVİM İÇİNDİR(لِّقَوْمٍ) sözünü örtbas etmek için Arap olmayan
tercümanlar yeni bir kelime uydurmuşlardır:BİLEN KAVİM.
Ve ayeti şöyle çevirmişler:BU KURAN BİLEN BİR KAVİM İÇİNDİR.Ya da BİLEN BİR TOPLULUK İÇİNDİR.
1- Hiç bir Arap bunu bu şekilde okumaz ve bu şekilde anlamaz.
Araplarda ve Arapçada bilen kavim diye bir kavram yok.Arap kavmi var,İsrail kavmi var.Nuh kavmi var,Ad kavmi var.
(Ayette
geçen Bilmek kelimesi kavmin sıfatı değildir,bilmek
eylemdir,fiildir.Kavmin ilerde yapacağı bir eylemdir.Gelecek zamanda
yapacakları bir eylemi ifade eder.Öğrenme eğleminin,bilme eyleminin
gerçekleştirileceği bir süreçtir.Bilen kavim diye bir kavim türü
yoktur.)
2-Fussilet 3 bilen bir kavim değil bilmeyen bir kavimden
bahsediyor.Bilen kavmi değil bilmeyen kavmi bilgilendirmekten söz
ediyor.Hatta bilgiden uzak ümmi-bedevi bir kavim olduklarından
bahsediyor Kuran.(Kuran ortaya çıktığında Arap alfabesi bile
yoktu.Nebati harfleri kullanılıyordu.Yada İbrani harfleri.Tarihsel
olarakta cahil bir kavim oldukları,bilgisiz oldukları açıktır.)
Kavim zaten bilen bir kavimse,zaten bilgiliyse;o zaman neyini bilgilendireceksiniz?
''Bilgisiz kavimleri bilgilendirmek için kitaplar ve peygamberler yollanır''(İbni Abbas)
3-Diğer
ayetler Fusilet suresindeki Kavmin bilgili değil bilgisiz kavim olduğu
şeklindedir.Hatta diğer ayetler bu kavmin gaflet içinde bir kavim
olduğunu söylüyorlar.Bu hilekar tercümanlar diğer ayetleri
çevirirlerken;bu kavmin aslında bilen kavim değil bilgisiz bir kavim
olduğu şeklinde çeviriyorlar.Çelişkiye düşmüş oluyorlar.Ümmilerden ve
bedevilerden oluşan bilgisiz cahil bir kavim diyorlar.Ama Fussilet
3.ayeti çevirirken aynı kavim için bilen kavim diyorlar.Bilen kavimmi
yoksa bilgisiz ümmi bir kavimmi karar veremiyorlar.
Örneğin Meryem Suresi 97.ayeti çevirirlerken o kavmin bilge
değil,bilgili değil;inatçı ve laf anlamaz bir kavim olduğunu
söylüyorlar.
Kuranı senin lisanınla kolaylaştırdıkki onunla bir kavmi uyarabilesin.O kavim çok inatçı bir kavimdir(Meryem 97-Kuran)
Fussilet 3.ayette bilen kavim dedikleri
bu kavme,daha sonraki ayetlerin çevirisinde bedevi kavim
diyorlar.Bilgisiz ve ümmi kavim diyorlar.
Allah o ümmilere kendi içlerinden ümmi bir peygamber yolladı...(Cuma 2-Kuran)
Yani bilen değiller ümmi(bilgisiz,eğitimsiz) bir kavimler.Ve bir kısmıda hepten bedevi olan bir kavimdir bu kavim.
Ve bedevî Araplar’dan
onlara izin verilmesi için özür beyan edenler ve Allah’a ve O’nun
Resûl’üne yalan söyleyerek oturup, (geri) kalan kimseler
geldiler....(Tevbe 90-Kuran)
Ve bedevî Araplar’dan Allah’a ve ahiret gününe (Allah’a ölmeden evvel ulaşma gününe) inananlar vardır...(Tevbe 99-Kuran)
Görüldüğü gibi BEDEVİ VE ÜMMİ BİR KAVİM.Bunun neresi bilen kavim?
Ve sonraki ayetlerde bilen kavim değil,cahil bilgisiz kavim olduğunu tercümanlarımız itiraf ediveriyorlar.
Seni ataları uyarılmamış olan,bu sebeple gaflet(cehalet) içinde olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
Ve biz onlara senden önce bir uyarıcı/peygamber yollamadık,ders alabilecekleri kitaplarda vermedik(SEBE 44 KURAN)
"Kitap,
yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların
okumasından gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye;(enam 156-157)
Ve henüz ortada bilgili/bilen bir kavim olmadığına göre,bedevi ve ümmi
olduklarına göre,bilme durumuna gelecekte ulaşacakları için, ayet
aşağıdaki gibi tercüme edilmelidir:
Bu Kuran Arapça klındı,bir kavmin bilecek olması için(Fussilet 3-Kuran)
Ve burada önemli olan bir kavim içindir demesidir.Bütün kavimler içindir demiyor.
(Tabii Türkçe tercümelerde Lİ KAVMİN sözü yani bir kavim içindir sözü
özenle saklanmaktadır.Oysa her Arap o ayetleri TEK KAVİM İÇİNDİR
şeklinde okur ve ayetlerdeki Lİ KAVMİN sözünü açıkça görür.Hatta eski
Araplar ve günümüzdeki bazı Araplar onlara AYETÜL KAVM derler.Yani kavim
ayetleri.)
Kuran bir kavim içindir deyip bırakmıyor.O bir kavmin özelliklerinide sayıyor.İşte o tek kavim;
1-Arapça indirilmeseydi neden dilimizde indirilmedi diyecek olan bir kavim:
Eğer
onu Arapça bir Kuran yapmasaydık neden dilimizde inmedi derlerdi.Arap
olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç derlerdi(Fussilet 44-Kuran)
Peki ya Türkler deseki neden dilimizde inmedi?Türk olana Türkçe inmeyen
kitap olumu hiç deseler?Ayet Türklere bu itiraz hakkını tanıyor.
2-Muhammed'den önce ataları uyarılmamış bir kavim;
Seni ataları uyarılmamış olan o bir kavmi uyarman için gönderdik(YASİN 6 KURAN)
(Ahhh,bütün kavileri uyarman için demeyi unutmuş olmalı)
Yoksa onu kendisi uydurdumu diyorlar?Hayır o haktır.Senden önce hiç bir uyarıcı/peygamber gelmemiş olan o tek kavmi uyarman için sana indirildi(SECDE 3 KURAN)
3-Arapça olanı anlayan Arapça olmayanı anlamayan bir kavim:
Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)
Şimdi
bu ayeti Japonlara uygulayın;ey japonlar,Kuranı anlayabilesiniz diye
Arapça indirdik.Görüldüğü gibi Araplardan başkasının anlayıp anlamaması
hiç umursanmıyor.Kuranın Arap olmayanlara değilde Araplara indiği çok açıktır.
Korunsunlar diye pürüzsüz Arapçadır,başka değil(ZUMER 28 KURAN)
O halde Türklerin korunması içinde pürüssüz Türkçe bir kitap
inmelidir.Japonların korunması içinde pürüssüz Japonca bir kitap
inmelidir.
Tek kavim dedikten sonra;o tek kavmin Arapça konuşan
Arap Kavmi olduğunu,öteki kavimler olmadığını ayetler böyle apaçık
ortaya koyuyorlar.
Zaten Kuran derki:her kavim sadece kendi dilini
konuşan bir peygamberle sınanmalıdır,her kavim sadece kendi dilinde inen
mesajdan sorumlu tutulmalıdır.Hiç bir kavme kendi dilinde olmayan bir
peygamber yollanmamalıdır Kuran'a göre.Peygamber ve sorumlu tutulacak
kavim farklı dilden olmamalı,aynı dilden olmalıdır.Peygamber kavim dışı
olmamalı,o kavimden olmalı.
Her kavme
başka değil,sadece o kavmin kendi diliyle sesleniriz.O kavimden olan
bir peygamberle sesleniriz.Böylece onlara anlatabilir(İbrahim 4-Kuran)
Böyle bir Tanrı Japonlarada Japon kavminin kendi diliyle selenmek
isteyecektir.Japonlara Japon bir peygamberle seslenmek isteyecektir.Bu
ayet çift anlamlıdır;onun için aşağıdaki gibi çevirmekte mümkündür.
Biz peygamberleri başka değil;sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmine yollarız.Böylece onlara anlatabilsin(İbrahim 4-Kuran)
Bu ayetten her peygamberin sadece kendi dilini anlayan kendi kavmi
için peygamber olabildiğini,dilini anlamayan yabancı kavimler için
peygamber olamayacağını açıkça anlıyoruz?